16 Ocak 2011 Pazar

"çok kadın; hiç kadın!"

Alemlere bilindik, benimse yeni kulağıma çalınan bu tabir, İstanbul Devlet Tiyatrolarında bu sezon oynamakta olan tek kişi ve tek perdelik bir monoloğun akılda kalan ve akıl alan deyişi…Belki de tanrılara bile kabak tadı vermiş olan nefsin doyumsuzluğunun, şehirleşmiş hallerine “çok kadınlı” dönemlerden “hiç kadınlı” bir döneme beklenmedik bir geçiş yapan renkli bir zekanın penceresinden yalnız geçirilen bir Sevgililer Günü izliyor seyirci “Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk” adlı oyunda.


Bir sevgililer gününde evde sevgilisini beklemekte olan Sinan, geçmişi tekeşliliğe karşı çapkın bir savaş vermiş olan adem oğlunun kendiyle hesaplaşmasının monoloğu, ve Cezmi Ersöz romanlarının gerçekçiliği ortaya seyredilmeye değer bir oyun çıkarmış.

"Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk" Cezmi Ersöz'ün 2007 yılında yayımlanmış olan aynı isimli kitabından tiyatroya uyarlanmış ve Serap Eyüboğlu tarafından yönetilmiş. Kürşat Alnıaçık'ın görülmeye değer performansı ile sahne tozuna bulanan bu monolog, kazanova adem oğullarını tekrar tekrar düşünmeye zorlayan etkileyici bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor. Aslında tek kişilik bir oyun olarak lanse edilmiş olsa da, oyuna ilginç bir bakış açısı getiren bir sokak ayyaşı seyircilerin arasından ara sıra sahneye doğru savurur sözcüklerini. Kendine dürüst ve acı laflar eden bu sarhoşumuz ve Sinan’ın hiç kadınsız dönemine geçişini sağlayan dış kadın sesleri vardır oyunda. Kadın seyirciler içinden “oh” derken, er kalabalığın kafasının üstünde bir “of” belirdiğini hayal edebilir insan ara sıra. Ne de olsa bir erkeğin mahvoluşu ve güçsüzlüğüdür sahnedeki, Kürşat Alnıaçık’ın ve Sinan karakterinin heybetine rağmen…



Kürşat Açıkalın seyirciyi delici bakışlarıyla, yalın ayak ahengiyle, ve hatta hırstan çıldırmanın metaforik bir modern dansa dönüştüğü sahnelerdeki salyalarıyla orta yaşlı pişman kazanova Sinan karakterinin hakkını vererek seyretmeye değer bir performans sergiliyor - ara sıra bazı hareketlerinin fazla abartılı olduğunu ve seyirciye garip geleceğini düşünmekten kendimi alamamakla birlikte –bu tek kişilik yalnızlık trajedyasının altından başarıyla kalkıyor.

Tüm tiyatro severlere ve artık akıllanması gerektiğini düşünen-düşünmeyen tüm çapkınlara özellikle tavsiye edilir.


Yazan: Cezmi Ersöz
Yöneten: Serap Eyüboğlu
Dekor Tasarım: Serpil Tezcan
Giysi Tasarım: Serpil Tezcan
Işık Tasarım: Ayhan Güldağları
Müzik: Vedat Sakman
Hareket Düzeni: Kürşat Alnıaçık

Sahne Amiri: İlker Temür
Kondüvit: Emre Akgül
Işık Kumanda: Kaan Eman
Rol Dağılımı: Kürşat Alnıaçık, İsmail Kavrakoğlu

16 Ocak 2011 Pazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder