3 Şubat 2017 Cuma

Koyun gibiyiz be kardeşim! Ama bizi koyun edenler utansın!



Eveet... nereden başlasam bu 'olacak o kadar' hikayesine! Levent Kırca'dır Aziz Nesin'dir anlatıp dururlardı Yaşar ne yaşaaar ne yaşamaz diye. Ülkeye döndük dakika bir gol bir bir halk mücadelesinin içinde buldum kendimi. Amaç: yeni kimlik yeni pasaport yeni vize. Yol yordam: yeni elektronik kimliğin ygs'ye bi ay kala sınavda zorunlu kılınmasından dolayı yaşanan çılgınlığın içinde bir balık efendime diyeyim bir koyun olmak! Evet deneyenler varsa görmüşlerdir randevulu çalışan hiçbir nüfus dairesinde marta kadar randevu yok. Yer: Anadolu yakasında randevusuz tek gidilen daireler Ataşehir ve Adalar. 21.yüzyılda sistem halkın eline bırakılmış geceden gelenler kaymakamlığın dışına 'liste' yapıyor. Ertesi gün kapılar açılınca da bu listedekiler sırayla numeratörrrden numerö alıyor. Saat dokuzda da gelseniz geceden gelen 160+insan numara aldığı ve numara kalmadığı için geç kalan koyunlar evlerine dönüyor. Fekat! İkinci gün gark olduğum liste hikayesinde 'hani nerde başlar ne zaman yazılır nere asılır vs' bir listeyi ben başlatmak durumunda kaldım. Aslında gurur verici! Birinç! Sonra liste 15-20 kişi olana kadar teyzoşumla soğukta bekledik. Neden? Adalet halkın eline bırakılmış, yurdum orta gelir tuzağından orta seviye zeka ile kurtarılmaya çalışılmış ama başarılamamış! Velhasıl listem gururla asılı, nöbeti bi beyefendiye devrettik. O da gece onbuçuğa kadar beklemiş ve başka birine nöbeti devretmiş. Sabah karaga bokunu yemeden geldiğimizde ise zurnanın zort dediği sahneyle karşılaşıyoruz: Liste var ama başka! Birileri 100 kişinin adını yazdığı listeyi atıp yeni liste asmış duvara! E akıllıca tabi! Yenilisteçeriler ve Eskilisteçerilerin bağırışmalarıyla geçen 07:00-08:30 süresince sıradakilerle (yeni sıram 118) birbirimize iyice kaynaşmıştık! Dedim ki onlara kapılar açıldığında eski liste geçerli olursa sizi hiç unutmayacağım ama koşarak içeri gideceğim :) herkes halime çok üzülmüştü ama kolektif kültürün şeysini özlemişim heralde gülümsüyordum devamlı. Hatta eskiçerileri genelde 'abi bak ben birinci sıradaydım şimdi 118'im' diyerek koyun olmaya ikna ediyordum. Çünkü koyun gibiyiz be kardeşim! Neyse ki günde 140 kişi alınıyordu ve en azından bugün işim hallolacaktı bencilliğiyle sıramda zeytinli açma vs. ayakta kahvaltı yaptım. Numeratörrrlere geldiğimizde ortalık çok karıştı. Eskiçerilerden tanıdığım bi kaç bey vatani görev gibi insanlara numara veriyor isim okuyordu. Dohsan beş! Namık Topuuuz! Yüzonyediiii Setenaay seksek! Zzzt numeratör bozuldu durun! Aa yok bozulmamış nüfus müdürünün odasını bastığımda açıkladı kendisi. Memurlardan biri hamile imiş o yüzden bugünkü kontenjan 140 değil 120. Arada bi kaç kişi kardeşine bacısına da alınca iki günlük savaşın ardından tötüme baka baka dönmem gerekiyor ve saat daha sadece dokuz! Ama o da ne? Eskiçeri yoldaşlardan muharrem bey 'sen gel şuraya bi ne giriyosun müdürün odasına al ben sana numara vercem' dedi. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Ama sevindim sayılır. Bu lanet en azından bugün sonlanacaktı! Da ülkemin orta zeka tuzağından kurtulmasına çok vardı. Nüfus müdürüne de dediğim gibi bu vatandaşın bi günahı yok. Böyle sistemin (sistemsizliğin) ve adaleti halka teslim etmenin acılı sonuçları olur. Ben hala bekliyorum sıramı bu arada. Yan taraf zübeyde hanım örtmen evi, içerde de kına var 'ankaranın bağlarından hacıyı da çarşıya göndermişlere'e varıncaya güzel bi havalar. Bi girip göbek atıp geliyorum.

Ve bizi koyun edenler utansın!
HAYIRlı cumalar efendim.

Hil-âlem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder