Şehrin uzak bir köşesine giden trene atlayıp karikatür okumanın dayanılmaz hafifliğiyle olan bitenden uzaklaşmaya çalışıyordu Gerald. İnsan sesinden olabildiğince uzaklaşmak ve mümkünse bir hayvan sesi duymak. Hani özüne dönmek gibi bir arzuydu bu. Kuzu sesinin peşinden belki de hiç bilmediği bir diyara gidip, sonra mağarasına dönmenin hayallerine dalacaktı binlerce yıl önceki hali. Bunu düşünerek üç istasyonu geçmişti. Tren keşke hiç durmasaydı. Boris Vian kitabındaki ring otobüs hattı gibi, nereye gittiğini bilmeden yola devam etseydi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder