Bu yıl 11.si düzenlenen ve sanırım Istanbul'un en kıdemli müzík festívallerinden biri olan (Efes) Pilsen One Love Festival, bu sefer sadece müzíkseverlerin değil, geniş bir kitlenín gündemindeydi. Neden mi? Çünkü Eyüp sınırları içinde olan bu müzik festivaline ülkemizin güzel insanları hem bir bira festivali gözüyle baktı, üstüne bir de sosyal medyalarda sosyolojik baskı baskı yaptı ve festivale yarım saat kala Bilgi Universitesi'nin Santral kampüsünde ve civar beldelerde içki satışını yasaklanmasını sağladı. Gerçek müzik severler bu yasaktan gram etkilenmeyerek müziğini dinledi ayrı konu. Bir kaç bira eksik içince bir tarafları eksilmedi ama Türkiye kendinden ve demokrasisinden büyük bir ödün verdi. Kişisel özgürlüklere yapılmış bir darbe niteliğinde gördüğüm bu yasak sadece bir başlangıç. Peki siz "tehlikenin farkında değil misiniz?"
İşin politik kısmını geçip müzik kısmına gelirsek, ana ve alternatif iki sahnesi bulunan festivalin ana sahnesinden ayrılmayan bir dinleyici olarak ilk gün Damien Rice ve Kaiseir Chiefs, ikinci gün ise Elif Çağlar, Selah Sue, Kimbra ve Pulp performanslarını izleme fırsatı buldum.
İrlandalı ve ingiliz baskın bu seneki festival line up'ında en kalabalık konserler de bu isimlerdi. Damien Rica'ın solo performansla bile koca ana sahneyi akustik müziği ile doldurması, her parçada seyirciyi farklı bir hisle coşturması, özel hayatından kesitlerle şarkı öncesinde şarkının hikayesini paylaşırkenki mütevazılığı ve sesinin duruluğu benim için Efes One Love'ın en müzikal yanıydı. Closer filminin tema müzikleriyle tüm dünyada bilindik bir isim haline gelen Damien Rice'ın şarkıları en çok eşlik edilen şarkılar oldu. Hem gitar hem de piyano solo parçalar seslendiren söz yazarı, besteci ve şarkıcı Damien Rice'ın konserini Jeff Buckley'den Hallelujah parçası ile sonlandırması ise performansına ayrı bir tat kattı.
Sonrasında ise geldik festivalin en iletişimci performansına; adını Güney Afrikalı bir futbol takımından alan İngiliz indie rock grubu Kaiser Chiefs. Geçtiğimiz yıl Sziget performanslarını izlememiş olmanın verdiği hüzün Efes One Love performansları ile geçti gitti! Lead vokal Ricky Wilson kamerayla, seyircilerle inanılmaz bir iletişim içindeydi ve enerjisi bir dakika olsun düşmedi. Alkol yasağına tepkisiyle de gündeme gelen performansında "çocuklar bira konusu için üzgünüm" diyerek ön sıralarda bulunan seyircilere bira dağıtmasıyla efsane kayıtlarına geçti. İngiliz asaletinden midir bilinmez grubun tüm üyelerinin bu sıcakta ceketlerini çıkarmaması bizi ayrı bi üzdü.
İkinci gün performansları daha chill out bir modda ilerledi. Daha önce lansman konserini de izlemiş olduğum ve bu sene İstanbul Caz Festivali'nin açılış performansına da layık görülen Elif Çağlar belki One Love Festivali'nin kitlesine çok da hitap etmiyordu fakat bize güneşli bir pazar gününde alkolsüz biramızı yudumlarken çok iyi geldi. MUSIC adlı albümüyle genç caz müzisyenler arasından hızla yükselmiş olan Elif Çağlar çok yetenekli ve sesi üzerinde inanılmaz bir hakimiyet sahibi bir vokal. Belki ana sahnede değil de alternatif sahnede yer almış olsaydı dinleyiciyle daha yakın olabilirdi diye düşündüm fakat bunlar bizim işimiz değil tabii. Biz keyifle dinledik klasik cazdan, hot caza doğru yelpazelenmiş şarkılarını. İngilizce ve ispanyolca şarkılar seslendiren Elif Çağlar ve orkestrasındaki müzisyenler Efes One Love'da hak ettiği ilgiyi göremedi belki performansının sonunda veda ederken "arkadaşlar biz aslında caz müzisyenleriz,bu festival bizim için çok yeni ve farklı bir mecra ama umarım beğenmişsinizdir" dedi ama biz onları seviyoruz! Performanslarını takip ediyoruz, bilsinler :)
Sonrasında sahneyi Belçika'lardan soul ve hip-hop füzyon bir müzik yapan Selah Sue aldı. Dansları ve müziğini tam anlamıyla hissederek icra etmesiyle büyüledi dinleyiciyi. Daha önce Babylon'da sahne alan ve izleme fırsatı bulamadığım Selah Sue, ilginç ve genizden gelen ses rengiyle, ve birbirine çok uzak iki müzik türünü harmanlamasıyla müzik sahnelerine hızlı ve etkileyici bir giriş yapmıştı. Orkestrasına olan sevgi ve saygısını göstermesiyle, ritmik ve aksak ritimli bir çok parçasındaki başarılı performansıyla ve müziğinin rüzgarına göre dans edişiyle de ayrı bir yeri var artık müzik listelerimizde.
Selah Sue'nun albüm kayıtlarından farksız performansının ardından sahne alan Kimbra ise, biraz hayal kırıklığıydı benim için. Halbuki genelde canlı performans ve stüdyo kayıtlarını izlemekten hoşlandığım Kimbra, teknik aksaklık ve eksikliklerden midir bilinmez, umduğum gibi değildi. Sesi daha az çıkan, konsantrasyonu düşük, şarkıların içinde kaybolmasına alışık olduğum halde değildi. Yine de iyi bir performanstı fakat hayal ve beklentilerimi karşılamadı. Settle Down adlı parçaya yaptıkları yeni versiyon çok mekanik ve o Nina Simone esintisinden uzak gibiydi fakat Plain Gold Ring her zamanki gibi muhteşemdi.
Pulp'ta ise itiraf ediyorum iki günün yorgunluğu, efsane İngiliz falan demeyip oturarak izlemeye başladım. Şekeri düşenlere çikolata fırlatması ve diettle olanlara cebindeki üzümleri fırlatması, en sevimli ingiliz aksanı ve o kadar zıplayıp etmesine rağmen yüzünden düşmeyen gözlükleri aklımda Pulp'ın front man'i Jarvis Cocker'ın. 90'larda yükselen Britpop akımının önemli isimlerinden biri haline gelen Pulp, belki de tek bir konser olarak seyredilmeliydi. Festivaller biraz fazla yükleme ve extrem mod değişiklikleri gerektiriyor. Şahsi fikrim Pulp'ın kesinlikle öncesinde bir şey dinlenmeden dinlenilmesi gerektiği. Yorgunluktan ötürü ve geçtiğimiz sene Budapeşte'de izlemiş olmanın verdiği karın tokluğuyla erken terkettiğim One Love kapanış konseri Pulp performansında ben çıktıktan sonra Jarvis Cocker striptiz yapmış sempatik sempatik, onu da kaçırdık :)
Sözün özü müzik dolu bir haftasonu oldu Efes sağolsun. Festival organizasyonuna ithafen birşeyler söylemek gerekirse mobil tuvaletlerden yükselen koku ve çok yüksek fiyatlı yiyecek standları avrupa standardında bir festivale yakışmıyordu. Zincir restoranların havaalanı misali fiyatları ikiye katlaması ise kabul edilemez bir şey. Bu konuda yetkililere sesleniyor, ve avrupa festivallerindeki fiyat uygulamalarını incelemelerini rica ediyorum.
Son söz;
One Love bizim için her zaman Efes One Love olarak kalacaktır.
Yıllardır Akbank Caz Festivallerinin, Yapı Kredi Caz Festivallerinin, Garanti Caz Yeşillerinin, Nike Human Race'lerin, Rock n Coke'ların olduğu bir ülkede Efes One Love Müzik Festivalindeki Efes isminden rahatsız olmak neden? Amaç ne?
Alkol sigara ve ilaç reklamlarının yasak olduğu bir ülkede bu markaların tek reklam mecrası böyle etkinlikler. Yapmayın ayıptır!
PS: Fotoğraflar Efes Pilsen One Love Festival facebook sayfasından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder